Abdülhamid Han zamanında, Yavuz Sultan Selim’in türbesine bakan fakir bir insan vardı. Hizmetkâr, çok şiddetli geçim darlığı sebebiyle
sıkıntılı anlar yaşamaktaydı.Yine çok sıkıntılı olduğu bir zamanda,
dayanamayarak süpürgenin sapını sandukaya usulca tıklattı. "Ey koca sultan, sen ki Yavuz Sultan Selim, zamanında cihanı titretmişsin kaç yıldır şu fakir halimle hizmeni görmekteyim ama bir himmetini görmedim. Bak türbedarın mahcup oldu."
Ertesi gün olmuştur türbe temizlenip ziyaret için hazırlanmıştır. Türbe kapısında bir fayton durur türbedara "Türbedar sen misin?" diye sorar Türbedar: Hayırdır beyim
-Sultanımız seni çağırıyor
Türbedarın eli ayağına dolanır çünkü Sultan Abdülhamid Hanın karşısındadır. Abdülhamid sorar Dedem Yavuz Sultan Selimin türbedarı siz misiniz?
-Evet hünkarım
Söyle bakalım dedemin türbesinde ne oldu?
Türbedar heyecanla sandukaya vurduğu süpürgenin sapını hatırlar Sultanım hanım hamile 3 gündür kiraz istiyor alamadım en sonunda dün de elimdeki süpürgenin sapıyla sultanımızın sandukasına vurdum ve onun himmetini istedim.
Abdülhamid Han durumu anlar ve der ki: Şimdi anlaşıldı sen dün dedemin sandukasına vurmuşsun, oda sabaha kadar başıma vurdu. Sabaha kadar neden bizim türbedarımızla ilgilenmezsin diye sordu al şu bi kese altını ihtiyaçların için kullan. Türbedar mahcup bi şekilde: Emredersiniz hünkarım Allah sizden razı olsun. Abdülhamid Han türbedarı sevindirmenin mutluluğunu yaşarken ağzından şu kelimeler çıkar;
Cümlemizden insallah cümlemizden.
0 yorum:
Yorum Gönder